11 Mayıs 2008 Pazar

Son Notlar

Bu gezide Gemiler'den sonra Kayaköy'e geri döndüm ve bir gece de orada çok güzel bir kampingde kaldım. Sanatçılar Kampı adında bir yer. Dalyan Kamping ve burası iki tane çok ciddi tavsiye edeceğim kalınacak yerler. Burada taş evleri gezip etrafta takıldım. Ertesi günü de Fethiye'ye döndüm. Otobüs biletimi aldım ve İstanbul'a geldim. Bu son iki gün ile ilgili kaydadeğer olay fazla yoktu ama yine de...


Ölüdeniz'den inişte 60 km/saati geçtim. Acayip heyecanlıydı, yolda frenleri denedim. Bisikletin durmaya niyeti olmadığını görünce o hızda indim yoksa 80'i görebilirdim sanıyorum. Sırf o his için bisikleti oraya götürüp minibüsle yukarı çıkıp çıkıp aşağı inilebilir.

Fethiye'de ellerim uyuştuğu ve otobüse kadar koca bir günüm olduğu için Esnaf Hastanesi'ne gittim. Çok güzel bir hastane. Bisiklete binmekten bileğimdeki sinirler zedelenmiş, iki-üç güne geçer dedi doktor. İlaç falan verdi.





Fethiye'de bütün gün gezdim. Daha önce bilgi aldığım tuvaletçiye gittim. Adam bir tv programı seyrediyordu. Programda galiba sunucu pezevenklik yapıyor. Tuvaletçi abim adamın evlenmek için seçtiği kadını beğenmedi. İdeal kadın götlü göbekli olmalıymış. "Doyurucu olmalı." Ben tabi hemen sordum: "Şimdi bir de 0 beden olayı var. Herkes ince kadınları seviyor ama." Verdiği cevap biraz müstehcedi ama anafikri rahat yüzebilmek ile ilgili.

Kamil Koç ile döndüm. Adalya diye bir yerde durdular. Kimdir bu Adalya? Bir pilav üstü dört tane kuru fasülyeye dört buçuk milyon aldılar. Pilav da küçüktü. Helasına gittim. Girişe kocaman tabela asmışlar: "Yeni pisuvarlara tükürmeyiniz." Şimdi bu yazı değişik açılardan incelenmesi gereken bir yazı. Bunu yazan kendisi tükürüyor olabilir, o zaman başkalarına neden engel olmak istiyor? Kendisinden utanıyor mu; bu bir alışkanlık da ondan mı kurtulmaya çalışıyor? Kendisi tükürmüyor olabilir ama orada durup işeyenleri kesip sonuçta istatistiksel olarak önemi olan bir oranın tükürdüğünü tespit etmiş olabilir. Sorarım o zaman, milleti tüm gün dikizlerken acaba hiç dayak yedi mi? Ya da Adalya'ya gelenler tükürdüğü zaman pisuvarı ıskalıyor olabilirler. Her Allah'ın günü de ortalık batıyorsa eğer haklı olabilir bunu yazmış olan. Bu sefer de sorarım, bütün kabiliyetsizler Adalya'yı mı bulur? Ben mesela zaman zaman tükürürüm işerken. Normaldir bence, başkalarını da bilirim hatta tüküren. Ben ıskaladığımı hiç hatırlamıyorum - sarhoşken bile. Bunu okuyan biri olursa bu yazının oraya neden asılmış olabileceği hakkında fikir verebilir mi?

Benim adına V oturuşu dediğim bir oturuş vardır. Bu sadece erkekler için geçerli olabilir. Otobüse binersin, yanına biri oturur ve bacaklarını kocaman bir V şeklinde açar. Bacağın biri koridora çıkar, diğeri de senin bacağına yapışır. Yol boyunca ince hatlı bir Avrupa aristokratı misali düz çizgilerden ve dik açılardan oluşan bir şekil almaz. Hep ÖSS açıları ve şekilleri kullanır. Bu tiplerin bacaklarının üst kısmı genelde kısa olur ama açıldığı zaman mutlaka temas gerçekleşir. Genelde bu tiplerin göbekleri de bulunur ve eğer kemerleri varsa onu kamufle edecek kadar hacme sahiptir; kemer olup olmadığı hiçbir zaman bilinemeyeceği için bunu böyle kabullenebiliriz. Bundan yakınınca homofobik olunmaz, baştan koyalım bunu. Benim yanımda da V oturuşu yapan biri vardı. Buna karşı savunma bilen varsa lütfen söylesin, tekrar tekrar gündeme gelen bir konu netekim.

Kamil Koç'un otobüsüne binmeden önce bir kadın ile bir adam birbirine girdi. Kadın adamı öldürmekle tehdit etti ("Öldürürüm seni ben!") adam da ona bir şamar şarz etmeye meyillendi. Olay yolda karşılaşan keçi olayı. Adamı zor durdular. Sordum adama, "Sen bu sinirle nasıl yaşıyorsun?"
- Bana seni öldürürüm dedi. Orospu.
- Nooldu deyince?
- Nazik olur insan önce. Orospu.
- Hadi vurdun ona diyelim tokadı. Çözülecek mi olay?
- &%+&%'/&!%@@

Uzaklaştım. Kafamı çevirdim. Adam benden tepki almak için midir nedir, yanıma gelip beş dakika sövdü. Sövdük ateşlendi, ateşlendikçe sövdü. Niye ki?

Bir de terminalde Topçu Hasan ve Fransız İsmet ile muhabbet koydum bayağı bir ama çok da önemli değil.

THE END