13 Temmuz 2009 Pazartesi

12.07.2009, Pazar



Sabah gevşek gevşek kalktım. Tren öğlen 2'den sonra. Güzel bir kahvaltı. Sabah haberlerini okudum. Kimdir bu Ferrari merak ettim. Serdar cevap ver niye açmadın telefonunu? Behiç'in düğünü nasıldı? Bekle beni de beraber bir ev ziyaretine gidelim adama.

Bir amcam vardı kampingde, akşamları benim gibi bilgisayarın başında. Meğer o da bisiklet turundaymış. Vagon var bisikletin arkasında. Yükle uğraşmak çok daha rahat oluyordur böyle kesin. Çok kulanışlı gözüküyor. Kuzeyi sordum, yoları falan. "Ne yolu, ağaç işte," dedi. Dedim, "Orada tepeler, manzaralar olduğu rivayet ediliyor." Dedi, "Burası Finladiya," ve güldü. Norve'e gitmeliymişim. Böylece Norveç'e gitmek de farz oldu. Hem belki Kuzey Buz Denizi'ne ayak sallandırırım. Galiba dün aldığım haritayı kullanamayacağım. Yarısı trene, diğer yarısı da otobüse gidecek haritanın.

Burada martılar ok agresif. Masaların tepesindeler. İki dakika masadan kalk, tabağındalar hemen. Bir serçe sandalyenin altında ekmek peşinde. Martılar da sandalyenin altın girmekten korkuyor olsalar gerek, çevrelemişler, tezahürat yapmadalar serçeye. Böyle de enteresa bir memleket burası.

Oulu'da Türk restorant bol. Girmedim hiç ama isimlerden belli: İstanbul Kebap, Memo's Döner falan gibi yerler var. Buranın meydanı neşeli. Oradayım ve bir arkadaş rampa yaptı. Üzeri hafif dökülüyor. Çalışmıyormuş. Devlet yardımı ile takılıyor. Almanca denedi ama sadece king terminolojisine yatkın olduğum için konuşamadık. İngilizcesi fena değil ama. Geyik yaptık biraz, kütüphanenin açılmasını bekliyormuş. Vay be..Ne denir ki başka?

Bileti almaya biraz erken gidince bir de baktım ki hemen bir tren daha var, atladım hemen. Yolda tren bozuldu. Kurtarıcı lokomotifi bekledik bir saat. Sonunda ulaştım Kuzey Kutup Dairesi'ne. Keh keh..

Burası farklı bir memleket. Bir kere turistik takılıyorlar. Safari ilanları falan var. Lan ne safarisi ağaçların arasında diyerek asabiyet yapacaktım ama yetkili yok ortalıkta. Kamping bayağı dandik ve güneydekilerin iki katı fiyatı. Bisküvi aldım çayla gevelemek için, 3 Yuro. "Internet?" "Beş Yuro ama istiğin kadar bağlanabilirsin." Peki canım. Belki mesajlarıma bakacam. Bir tane geldiyse ne olacak? Elektron yerine postacıya taşıtsam daha ucuz. Hem daha romantik. Parasından değil ama kokusundan yani. Hassittir dedim kendi kendime. Burası turist-sever bir yer. Havaii'ye gidip egzotik takılmak gibi bir şey galiba burada olmaya çalışmak. Aydınlık geceler, Santa Klaus'un memleketi, sağda solda geyik postları (ya da kıllı başka bir şey) falan diye orjinal olmaya alışıyorlar. "Sen zaten orjinalsin, çabalama" diyesin geliyor. Bir taraftan akla bizim Aspendos duvarlarının arasında turistlere antik kalp para satan İyon'lu Memetler de geliyor diyeceğim ama bir diğer taraftan da alakası yok. Bizim İyonlu Memet kadar orjinal olabilirler mi, o da ayrı bir soru. Belki de kampingin etkisi bunlar hep. Şehri fazla gezdim sayılmaz.

Neyse, sıradan bir gece ve uyku.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Aile terbiyesi gereği numarasız telefonları açmıyorum :)

Tamam abi sen gelince beraber gideriz

serdar dedi ki...

Aile terbiyesi gereği numarasız telefonları açmıyorum :)

Tamam abi sen gelince beraber gideriz